Rock İn The Turkish | Türkçe Rock Tanıtma Ve Dinletme Platformu! Chaotic
  • Türkçe RockNedir?

  • Ünlü RockGruplarımız

  • Beğendiğimiz AzametliParçalar

  • Türkçe RockKaraoke!

rockintheturkish

seksendort roportaj



- Grup “Seksendört” isminin oluşum hikâyesini anlatır mısınız? Bu ismi vermek kimin fikriydi?
Bu ismi vermek arkadaşımızın fikriydi. İngilizce kelime oyunundan geliyor. Türkçe müzik yapmaya başlayınca Türkçe olarak kalmasını istedik, o yüzden… Seksendört’ün özel bir anlamı yok yani.
 
- Arkadaşlığınız ne zamana dayanıyor?
Çocukluğa dayanıyor. (Tuna): Biz Serter’le çocukluk arkadaşıyız. Aynı mahalledeniz. Serter’le Erdem daha öncesinde grup kurmuşlardı. Sonra beni davet ettiler. 18-19 yaşından beri birlikteyiz.
 
- Grup oluşturma fikri ilk kimden ve ne zaman ortaya çıktı?
Serter ve Tuna çocukluk arkadaşı oldukları için 19 yaşlarında karar veriyorlar. Bu fikir de Serter ve Tuna’dan çıktı.
 
- Grup olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Grup olmak güzel bir şey… Bir arada olmak bize zor gelmiyor. Aksine her zaman kolay bir şekilde bir araya geliyoruz. Zaten bir arada olmadığımız zaman birbirimizi özlüyoruz. Bazen anlaşmazlıklar oluyor, tabi. İnsanlık hali, her yerde oluyor, bizde de oluyor haliyle ama işte karşılıklı anlayışla problemleri çözmeye çalışıyoruz.
 
- Sosyal hayatta grup halinde mi takılıyorsunuz?
-Yok, solo takılıyoruz. Herkesin ayrı, özel hayatı var. Şubatın başından beri yaklaşık 3-4 aydır birlikteyiz. Sadece iş için bir araya geliyoruz.
 
- Hep grup olarak mı devam edeceksiniz?
-Ayrılmayı düşünmüyoruz. (Tuna): Ben başkalarıyla da çalışıyorum. Aranjörlük yapıyorum, prodüktörlük yapıyorum yaklaşık 6-7 yıldır. Stüdyo mutfağında da yer alıyorum. Onun için tek başıma bir şey yapmaya çok da gerek yok. Vakit de olmuyor zaten.
 
- Birçok grup oluşturulduktan bir süre sonra dağılıyor. Bu durum Grup Seksendört için geçerli değil. Bunca yıldır grubunuzun istikrarlı bir şekilde devam etmesini neye bağlıyorsunuz?
-Türkiye’de o kadar da dağılan grup yok. Kargo’dan başka dağılan kimse yok. (Tuna): Türkiye’deki grupların istikrarı tamamen paraya dayalı bence, başka hiçbir şey değil. Çünkü o işi yapmaya başladıktan sonra başka mesleğe devam etmeleri çok zor oluyor ve o mesleği bırakırsan yine eskisi gibi oluyorsun. Başka bir iş yapmak zor. İnsanlar birbirinden nefret etseler de devam ediyorlar bir şekilde.
 
- Müzik gurupları arasında en çok kimi beğeniyorsunuz?
- Herkesin farklıdır herhalde. (Tuna): Athena’yı çok severim. (Serter): Duman, Manga. (Erdem): Hepsini çok severim.
 
- Müzik sektörüne grup olarak adım attıktan sonra gruba dâhil olmak isteyen ya da gruptan çıkmak isteyen oldu mu?
- Grubu 1999-2000 yılında kurduğumuzda başka basçımız vardı. Umut diye arkadaşımız vardı. O, sonra yurt dışına okumaya gitti. Ondan önce de zaten sorunlar yaşıyordu bizle ve ayrıldı, işte. İlk albüm çıktığından beridir de bir değişiklik olmadı. 2004 senesinde Okan geldi. Şimdiki basçımız. Onunla devam ediyoruz.
 
- Müzik sizler için neyi ifade ediyor?
-Zevk için yapıyoruz. Para sonraki iş… Para kazanma zaten işin güzel olan kısmı. Sonuçta sevdiğimiz işten para kazanıyor olabilmek resmin büyüğü. O yüzden, iyi bir şey. Sıkılarak yaptığımız bir şey değil. Severek yapıyoruz. Her şey parayla ilgili değil.
 
- Sosyal sorumluluk projelerine nasıl yaklaşıyorsunuz?
- (Serter): Biz çok seviyoruz aslında. Bize birçok imkânlar geliyor. Katılır mısınız böyle bir şeye diye. Bizim imkânlarımız elverdiği sürece bütün hepsine katılmaya çalışıyoruz. Kendimiz böyle bir proje başlatarak, bunu gerçekleştirmemiz çok zor. Bir sürü destek almanız gerekiyor. Ama bu tür organizasyonlara katıldığımız çok olmuştur. Biz imaj için gitmiyoruz, faydamız olsun diye gidiyoruz.
 
- İlk çıkış şarkınız olan “Ölürüm Hasretinle” şarkısı sizin için ne anlam ifade ediyor?
- Zor bir soru. Müzikle ilgili her şeyi ifade ediyor diyebiliriz. Çünkü aslında bakarsan, biz olmamızı sağlayan şarkı o. Birçok anlamı var. “Ölürüm Hasretinle” demek, ayrılık demek, aşk demek, müzik demek, seyirci demek, sevenler, şirket, para, her şey demek. Yani aklına gelebilecek her şeyden bahsedebiliriz. Öyle tek bir kalıba sığdırmanın mümkünü yok. Çünkü her şey onunla başladı ve hala da onunla devam ediyor.
 
- Müzik sektöründe bir anda çok sayıda isim gözüküyor ve sonra ortadan kayboluyor. Müzik sektöründeki bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Birçok şeye bağlı… Türkiye’deki müzikal sektörün gelişimi ya da bir insanın şarkısı iyi değil diye, sesi iyi değil diye albüm yapmayıp da, bacakları çok güzel diye bakarsan, ya da ağzı çok güzel laf yapıyor diye albüm yaparsan yürüme ihtimali var. Ama çoğu müzisyenin, çoğu grubun evlerinde geçmişi var. Yatırımları vardır. Biz de sonuç olarak Seksendört’ü kurduğumuzda, 2002-2003 yılında “Ölürüm Hasretinle”yi bestelediğimizde, o zaman beraber müzik yapmaya başlamamıştık. Sonuçta bizim Serter’le başka bir grubumuz vardı. Erdem, Ankara’da başka amatör gruplarla çalışıyordu. Bütün dünya müziklerini takip ediyorduk, dinliyorduk. Geçmiş özellikle lazım ve tabi ki yetenek lazım.
 
- Müziğiniz için teknolojiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- (Serter): İnternet dünyada gelişen en hızlı sektör. En son 3-4 yılda herkes bir sürü şirketler kurdu. O yüzden sosyal medyayı akıllı kullanmak gerekir. Bununla ilgili ufak bir ekibimiz var. Onunla yürütmeye çalışıyoruz. Teknolojiyi yani interneti bu şekilde kullanıyoruz. (Tuna): Sosyal medya çok çok yararlı bir şey… Çünkü dağıtım ağı denen bir şey var ve bütün dağıtım firmaları Türkiye’nin her yerine dağıtım yapamıyor ve kendinizi tanıtmamız mümkün olmuyor. Videonuzu her kanal yayınlamıyor. Çünkü para istiyorlar, sizin bütçeniz olmayabilir. Bunu aslında sosyal medya ortadan kaldırıyor. Sosyal medyanın da dezavantajları var, tabi. Türkiye’de özellikle yakınlığı ya da beraber paylaşımları yanlış yorumlayan insanlar oluyor. Bir anda seni sahibi, arkadaşı zannetmeye başlıyor. Mesela 5 senelik arkadaşın sana sarf edemediği sözleri orada sarf ediyor. Çünkü bilgisayarın başında ne yapmak istiyorsan o oluyor; bu gibi dezavantajların yanında muhteşem bir şey sosyal medya.
 
- ‘Akıyor Zaman’ müzik albümünüzü nasıl değerlendiriyorsunuz?
- ‘Akıyor Zaman’ bizim solo albümümüz. Bundan önce iki albümümüz bir tane de single müziğimiz vardı; Haber Yok diye. Bu albüm bizim için en kıymetli albümlerden bir tanesi, çünkü daha önce hep kendi imkânlarımızla kendi çabamızla bir şeyler yaptık. Bu albümde, hem maddi hem de manevi olarak güçlendik ve bir takım şeyleri artık daha profesyonel olarak yapmaya başladık. Yine şirketimizin desteğiyle Yavuz Bingöl, Hüsnü Şenlendirici, Selim Bölükbaşı, Aytaş Doğan gibi Türkiye’nin çok iyi müzisyenleri ve yorumcuları bu albümde bize eşlik etti. Belki de “Ölürüm Hasretinle” ekstra bir durumdu ama çok büyük kitlelere yayıldığımız albüm bu oldu. Herkes dinleyebiliyor bu albümü; bu da bize ekstra mutluluk katıyor, tabi. Bizim için özel bir albüm.
 
- Ankara’dan çıkış yapmak sizde zorluklara neden oldu mu?
- Ankara’dan çıkış yapmak zorluk değil, avantaj oldu. Çünkü Ankara’da müzik yaptığın için bestelerine çok fazla ağırlık veriyorsun. Ankara’da tutulabilmek bir şeyler yapabilmek çok zor. Çok iyi olman lazım… Ama İstanbul’da insanlar zaten eğlenmeye çıktıkları için çok kötü grup konserinde bile, bir bakıyorsun, 300-400 kişi var, eğleniyorlar. Bu da grubu eğitmeye, geliştirmeye götüren bir durum değil. Bence Ankara bir dezavantaj değil, avantaj. Müzikal açıdan müzik yapmak için Ankara daha ideal. Manga, Çilekeş, Seksendört, Zakkum, Teneke, Gece hepsi Ankara’dan çıkan gruplar. Bunda da bir hikmet vardır muhtemelen.
 
- Röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz ve son olarak Gümüşhane’de müzik yapan öğrencilere müzikle ilgili herhangi bir tavsiyeniz var mı?
- (Tuna): Bence Türkiye’de müzik yapmak için önce hayatınızı garantiye almak lazım. Çünkü endişeli bir hayat yaşıyorsun. Öğrenciler mutlaka altın bilezik taksınlar kollarına, ondan sonra müzik yapsınlar. Bizim söyleyebileceğimiz en iyi şey bu… Bizim için zevkti. Biz teşekkür ederiz.

Rock And Roll

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol